Subordinate Conjuctions
İngilizce Yan Bağlar
Aşağıda gördüğünüz kelimeler, İngilizce'de birer “subordinate conjunction” (yan bağ) dırlar. Yani tam bir cümleyi bozup yan cümle yapan, yan bağlardır. Bir yan bağ, tam bir cümleyi, yan cümle şekline yani, bağımlı cümle şekline çevirir.
if eğer
when ki o zaman
while iken
just as o anda
as soon as olur olmaz
until -e kadar
although rağmen
before önce
after sonra
You study hard.
Siz sıkı çalışırsınız.
Bu cümlede özne var, fiil var, anlamı da tam. Halbuki bunun başına bir yan bağ getirilirse “when, although, if” gibi, o zaman bunun anlamı tamlıktan yanlığa, bağımsızlıktan bağımlılığa dönüşür.
When you study hard,
Sen sıkı çalıştığın zaman
Although you study hard,
Sıkı çalışmana rağmen,
If you study hard,
Eğer sıkı çalışırsan,
Bu cümlelerde özne var, fiil var fakat anlam tam değil. Yani bağımsız değil. İşte bu cümlelere “subordinate clause” denir ve bu cümleler tek başlarına tam bir anlam taşıyamadıklarına göre, bunların bir tam cümle ile birlikte kullanılmaları gereklidir. Bunlara bağlanacak tam cümle, bu bağlı cümlelerin başına veya sonuna gelebilir.
If
If kelimesi eğer anlamına gelir.
If you study hard, you will pass your examination.
Eğer sıkı çalışırsan sınavını geçeceksin. Veya,
You will pass your examination if you study hard.
Eğer sıkı çalışırsan sınavını geçeceksin. (Türkçe yine aynıdır.)
If you are afraid of a dog you cannot enter our house.
Eğer köpekten korkuyorsan bizim eve giremezsin.
If you are very tired you must sleep early tonight.
Eğer çok yorgunsanız bu akşam erken uyumalısınız.
When
When kelimesi soru cümlesinin başında kullanıldığı zaman soru zarfıdır. Ne zaman anlamını taşır.
When did you go?
Ne zaman gittiniz? gibi.
Buradaki “when” bir yan bağdır ve “ki o zaman” anlamı taşımaktadır.
“When” ile cümleler:
When you freeze water it becomes ice.
Suyu dondurduğunuz zaman buz olur.
When you melt the ice it becomes water.
Buzu erittiğiniz zaman su olur.
When we boil water it becomes steam.
Suyu kaynattığımız zaman buhar olur.
Bu cümleler “The Simple Present Tense” idi. “When” bir “ The Simple Past Tense” cümle ile bağladığında cümle de “Simple Past Tense”, “Past Continuous Tense” veya “ The Past Perfect Tense” olur.
Ali broke his leg when he jumped over the wall.
Ali duvardan atladığı zaman bacağını kırdı.
Ayşe had lost her bag when I met her.
Ayşe’ye rastladığım zaman o, çantasını kaybetmişti.
The sun was shining when I got up this morning.
Bu sabah ben kalktığım zaman güneş parlıyordu.
When we arrived in Ayvalık the sun was setting.
Biz Ayvalık’a vardığımızda güneş batıyordu.
While - Just As
While
Bağlı cümledeki iş süreklilik gösteriyorsa “when” yerine “while” ile bağlamak daha uygun olur.
Örneğin, uyumak, yüzmek, gezmek gibi işler devamlılık gösterir. Açmak, düşmek, kırmak gibi işler ise aniden olur. Aniden olan işleri “when” ile, yavaş yavaş olan yani süreklilik gösteren işleri ise “while” ile bağlamak daha uygun olur.
I was listening to the radio while Ayşe was sleeping.
Ayşe uyurken ben radyo dinliyordum.
You were going while I was coming.
Ben gelirken sen gidiyordun.
What was she doing while we were feeding the chickens?
Biz tavuklara yem verirken o ne yapıyordu?
Just as
Bir işin tam o anda yapıldığını gösterir.
The accident happened just as we were entering the hotel.
Kaza tam biz otele girerken oldu.
This e-mail came just as I was leaving my office.
Ben tam büromdan çıkarken bu e-posta geldi.
As Soon As, Till-Until
As soon as
Hareketi çabuklaştırır.
We telephoned as soon as we saw the fire.
Yangını görür görmez telefon ettik.
I fell in love with Ayşe as soon as I saw her.
Ayşe’yi görür görmez aşık oldum.
I will read this book as soon as I can.
Bu kitabı okuyabildiğim kadar çabuk okuyacağım.
I received your e-mail and I came as soon as possible.
E-postanı aldım ve mümkün olduğu kadar çabuk geldim.
Till-Until
from ( + zaman adı) + till ( + zaman adı)
Formülü yalnız zaman için kullanılır.
Yesterday I walked from one o’clock till seven o’clock.
Dün saat birden yediye kadar yürüdüm.
Yukarıdaki formülü yer adı söyleyerek kullanamayız. Bir yerden bir yere gittiğimizi söylerken formül şöyledir.
from ( + yer adı) + to ( + yer adı)
Yesterday I walked from Karaköy to Şişli.
Dün Karaköy’den Şişli’ye yürüdüm.
“till” den sonra bir zaman adı söylenmelidir. Fakat “until”den sonra bir cümle söylenmelidir.
till (+ zaman adı)
Everyday I work till 6 o’clock.
Her gün saat 6’ya kadar çalışırım.
untill (+ cümle)
Everyday I work until Ali comes.
Her gün Ali gelinceye kadar çalışırım.
Although-Before
Although
Rağmen anlamına gelir.
Although I studied very hard I couldn’t pass the exam.
Çok sıkı çalışmama rağmen sınavı geçemedim.
Although it is raining I will come to your party.
Yağmur yağmasına rağmen toplantınıza geleceğim.
Before
“ The Past Perfect Tense” cümleler geçmişte belirli bir zamanda olan bir olaydan daha önce yapılan İşleri anlattığı için, bağlı oldukları “ The Simple Past Tense” cümleler genellikle önce anlamına gelen “before” yan bağı ile bağlanırlar.
I had seen her before she went.
Ben onu, o gitmeden önce görmüştüm. Veya,
Before she went I had seen her.
O, gitmeden önce ben onu görmüştüm.
I had cooked the soup before my mother came home.
Annem eve gelmeden önce ben çorbayı pişirmiştim.
After
“After” da aynı “before” gibi kullanılan bir yan bağdır.
After I cleaned the blackboard I left the room.
Kara tahtayı temizledikten sonra odayı terk ettim.
She went out after she had finished her work.
O, İşini bitirdikten sonra dışarı çıktı.
“Subordinate Conjunction” larla bağlanan cümlelerin “Tense”leri birbirleri ile bir uyum halinde bulunur. Eğer bağlı cümle “The Present Tense” grubundan bir cümle ise, asıl cümle de “The Present Tense” grubundan bir cümle olmalıdır. Eğer bağlı cümle “Past Tense” grubundan bir cümle ise, asıl cümle de “Past Tense” grubundan bir cümle olmalıdır. “Future Tense” cümleler daima “The Present Tense” cümleler ile bağlantı yapabilirler.
I go as soon as Ali comes.
Ali gelir gelmez ben giderim.
I will go as soon as Ali comes.
Ali gelir gelmez ben gideceğim.
I went as soon as Ali came.
Ali gelir gelmez ben gittim.
He will fall asleep as soon as he lies down.
O, yatar yatmaz uykuya dalacak.
He fell asleep as soon as he lay down.
O, yatar yatmaz uykuya daldı.